Domuz gribi cephesinde son gelişmeler…

DomuzGribiGelisme2Ne yoğun bir haftaydı geçen hafta! Deniz’in domuz gribi şüphesiyle evde olması, her ikimizin de evde olmamıza rağmen neredeyse görüşememecesine ayrı kalmamız, bu süre zarfında babaanne Nunu’nun onunla ilgilenmesi, Deniz’in ona inanılmaz şımarıklık yapması, sonra Cuma günkü doktor ziyaretimiz, İki Numara’nın gelişiminde görünen bir sorun olmadığını görmemiz, sonrasında bir pipisi olduğunu görmemiz derken… Offf, yazarken bile nefessiz kaldım, zaten nefes darlığı çekiyorum bu aralar!

Hafta sonunu internetten uzak, zaman zaman Deniz’den uzak, kâh annemlerin evinde, kâh lise arkadaşımızın Kuzguncuk’taki boğaz manzaralı evinin balkonunda geçirdik. Öyle olunca üç gündür blogdan uzak kaldım, bu sabah artık kaşınmaya başladım. Giderek elim ayağım olmaya başladı bu blog… Alt katta dağınık bir ev, yapılmamış yataklar, toplanması gereken bir mutfak beni bekliyor ve ben yine bilgisayar başındayım. Biri beni kışkışlasın!

Neyse, konu başlığına dönecek olursak… Yaptırdığımız ikinci testte de H1N1 virüsü negatif çıktı. Ama durun, her şey o kadar basit değil — parainfluenza denen bir başka üst solunum yolu virüsü kapmış Deniz. Bu durumda Tamiflu’yu kestik -ki zaten bitmek üzereydi, vitaminlere kış boyunca devam edeceğiz ve en nihayetinde Deniz -Cumhuriyet Bayramı tatiliyle birlikte- son 10 gündür uzak kaldığı okuluna bugün döndü.

Ancak Deniz’de gördüğümüz belirtilerin domuz gribine benzerlik göstermesi (az burun akıntısı, ishal, çok yüksek olmasa da uzun süreli ateş) ve gerek burundan alınan örneğin az olması, gerek testi yaptıklarında zaten iki doz ilaç almış olması ve gerekse parainfluenzanın ishal yapmayan bir virüs olması halamı hala Deniz’in geçirdiği olayın domuz gribi olmadığı konusunda ikna edebilmiş değil. Halam mevsimsel grip aşısının domuz gribine karşı da koruyucu etkisi olduğuna dair çeşitli tıbbi makaleler bulmuş ve bizim durumumuzda da öyle olduğunu düşünüyor, ve ekliyor: “Domuz ya da tavşan. Geçti, gitti.”

Peki, ben bu bir haftalık domuz gribi macerasından neler öğrendim?DomuzGribiGelisme3

  1. Domuz gribinin gerçekten hızlı yayılan bir virüs olduğuna ikna olmakla birlikte çok korkulacak bir şey olmadığını, gerekli tedavi ve dinlenmeyle birlikte atlatılabileceğini öğrendim. Evet, tabii ki ağır geçirenler var. Hatta geçiremeyenler de var. Ancak bu durumların çoğunun altında yatan başka bir sebep, örneğin bir kronik rahatsızlık olduğunu öğrendim.
  2. Aşı meselesinin herkesin kişisel kararıyla varacağı bir durum olduğuna karar verdim. Deniz’in doktoru da dâhil birçok doktor “aşı olunsun” diyor. Onları haksız bulmuyorum, sağlık görevlisi olarak, hele de kendileri de bir zarar olduğuna inanmıyorlarsa tabii ki hastalarını koruma yoluna gidecekler. Ancak ben bu mikropların cücüğünü bilen ve yine de aşı konusuna çekimser yaklaşan halamı dinleyecek ve aşıdan uzak duracağım.
  3. Daha önceden “Deniz’i kış boyunca okula göndermesen mi?” diyen halamın gerek Deniz’in domuz gribi geçirmiş olacağını düşünmesi, gerekse mevsimsel grip aşısının domuz gribine karşı koruyucu etkisi olduğu yönündeki görüşünü tıbbi makalelerle desteklemesi sebebiyle Deniz’i okuldan almak gibi marjinal bir koruma yoluna gitmem gerekmediğini öğrendim.
  4. Elleri sık yıkamanın, öpüşmemenin, gerek olmadıkça kalabalık yerlere girmemenin önemini bir kez daha kavramakla kalmayıp, aynı bilinci Deniz’e de vermeye çalışıyorum: Hafta sonu amcamları mobilya mağazalarında ziyarete gittiğimizde Deniz kalem kâğıt istedi. Görevli bayan da “Veririm, ama bana öpücük verirsen” deyince benim “Durun! Tutun!” dememe kalmadan Deniz muccccck diye öpücükleri kadıncağızın iki yanağına konduruverdi. Bunun üzerine Deniz’i sonrasında karşıma alıp “Bak tatlım. Birilerinden bir şey istediğinde onları öpmeni, sarılmalarını isterlerse yapmak zorunda değilsin. “Öpüşmek yok” dersin, olur biter” şeklinde açıklamaya çalıştım. (Kaldı ki yabancı olsun olmasın büyüklerin çocuklara “Beni öpersen sana şunu şunu veririm” demesini oldukça sakıncalı buluyorum.) Mesajımı fazlasıyla almış olacak ki bir saat sonra en yakın arkadaşım Deniz’i gördüğünde “Bana bir öpücük verir misin?” deyince Deniz’in cevabı “Ama… ama öpüşmek yok!” oldu.

Uzun lafın kısası:

DomuzGribiGelisme

"Bizden bu kadar!"

– Testlere göre Deniz domuz gribi değil. Halama göre ise o kadar basit değil. Ama şu noktadan sonra çok önemli değil.

– Deniz normal bir şekilde okula devam edecek.

– Ev halkı olarak gerek vitaminlerle, gerekse portakaldı, mandalinaydı, kiviydi şeklindeki C vitamini kaynaklarıyla bağışıklık sistemimizi desteklemek için uğraşacağız.

– Alışveriş merkezleri gibi havalandırması iyi olmayan kalabalık yerlere girip çıkmama, öpüşüp koklaşmama politikamıza devam edeceğiz.

Bu süreçte bizi merak eden, “Telaşlanma, bir şekilde atlatacaksınız” şeklinde beni rahatlatan, “Geçmiş olsun” diyen, arayan, soran, yazan, bizi aklından geçiren herkese -ve tabii ki üç gün boyunca evini, eşini terk edip Deniz’in hastalığını ve şımarıklıklarını çeken Nunu‘ya- çok teşekkür ediyor, sevgilerimi ve sanal da olsa Deniz’in ıslak öpücüklerini iletiyorum.

Bunlar da ilginizi çekebilir:
Domuz gribi miyiz, neyiz?
Deniz domuz gribi herhalde değil ama aslında galiba da öyle olabilir belki…

7 Yanıt

  1. ohh geçmiş gitmiş domuz ya da tavşan her neyse 🙂 demek sende de toplanması gereken bir mutfak,yataklar ve yapılacak tonla iş var,ben de diyorum ki planlı programlı anne hem her işini yapıyor hem güzel bir blog yazıyor 🙂 ben de hergün rutin işleri yapmaktan sıkılıp arada internette kafa dağıtıyorum,senin bloğunun da müptelası oldum,hergün okuyorum 🙂
    Canı sinema-tiyatroya götüresim var..ama korkuyorum,heralde birkaç ay götürmemek lazım..okuldan almayı ben de düşünmüyorum şimdilik..zaten yarım gün gidiyor,şimdi gidip alıcam mesela 🙂
    görüşmek üzere..

  2. Ohh valla çok sevindim, cuma akşamı bir arkadaşımın çocuğu diyerek sizi anlattım kayınvalideme o bile duacı oldu bir an önce iyileşin diye..

    Sanal olarak seni yanaklarından, Deniz’i gıdısından, iki numarayı da göbek bağından öperiz şekerim…

    Bu arada Deniz hangi okula gidiyor merak ettim, Uçan Balon olabilir mi?

  3. Elifcim;
    Dün bir yazı vardı Hurriyet’te. Diyor ki hergün bu ülkede 1183 kişi açlık sınırının altında yaşayıp yeterince beslenemediği için hayatını kaybediyormuş. Böyle bir ülkede yarar zarar hesabını yapmamız mümkün değil. Çok şükür düzgün beslenebilen insanlar olarak kendimize göre yapmak zorundayız. Deniz’e çok geçmiş olsun. Biz de aile olarak sadece aynı önlemleri alıyoruz o kadar.

  4. Son yazılarınızı merakla takip ediyordum. Hastalığı atlattığınıza sevindim. Deniz rahatça okuluna gidiyor derslerinden geri kalmıyor.
    Çocukları herkesin öpmesine ben de karşıyım. Ben insanları uyardığım zaman kötü niyetlisin diyorlar ne alakası varsa. 😦
    Baştan sona oldukça aydınlatıcı bir yazı olmuş. Teşekkürler.

  5. 30 Ölümden sonra insanı çok korkutuyor.Allah tüm insanların yardımcısı olsun.

  6. Herkese çok teşekkür ederim.

  7. canim Denizim.. yeterki iyi olsun ben onun her simarikligina raziyimm.
    Lutfen kimse cocuklari opmesin! Aferin torunuma .. ama opmek yok desin!

Yorum bırakın