Amerika’dayken sivil toplum örgütlerinde çalışmanın başkalarına iyilik yapmanın verdiği tatmin hissinin yanı sıra bir yan avantajı da yıllık izin konusunda rahat olmalarıydı. Hele son çalıştığım vakıfta, Noel-yılbaşı arasındaki tatil haftasıyla birlikte, yılda toplam dört haftalık iznim oluyordu, ki Amerika koşullarında bile görülmemiş bir şeydi…
Senede dört haftalık izin Türkiye koşullarında biraz aşırı kaçsa bile, her işveren yılda iki hafta çalışanlarına ister aileleriyle vakit geçirmeleri, ister gezip tozmaları, kısacası yılın geri kalan 50 haftasında yapamadıkları ve yapmak istedikleri ne varsa yapabilmeleri için izin veriyor.
Benim gibi zamanlarının tümünü çocuklarına bakarak geçiren “Çalışmayan Anneler”in yıllık izinleri konusunda İş Kanunu’nda ciddi bir boşluk olduğunu düşünüyorum. Nitekim 4857 sayılı İş Kanunu’nun Yıllık Ücretli İzin Hakkı ve İzin Süreleri’ni düzenleyen 53. maddesinde Çalışmayan Anne’lere yönelik tek kelime edilmiyor.
Neyse ki şanslıyım… Kız kardeşim tatile giderken “Çok yoruldun, sen de git” diyen bir eşim, yokluğumda babaannesinde vakit geçirmeye can atan bir oğlum (aynı zamanda işverenim) ve oğluma bakmaktan zevk alan birer kayınvalidem ve kayınpederim var.
Her ne kadar Deniz son dakika golü atmaya çalışarak ben gitmeden bir gün önce ateşlenmiş ve “Bu gitmemem için bir işaret mi?” düşüncesine kapılmama sebep olmuş olsa da, yukarıda saydığım sebepleri (ve anne arkadaşlarımdan aldığım “Gitmelisin!” türünden destek mesajlarını) bir başka işaret sayarak yola koyuluyorum.
Bugünden itibaren yıllık (daha doğrusu iki buçuk yıllık) iznimi, 3 gün bile olsa, kullanarak kendimi Bodrum’un serin sularına ve eğlence hayatına bırakıyorum.
İş Kanunu’nu hazırlayanlar çatlasın.
Filed under: Sohbet Muhabbet | Tagged: Calışmayan Anne, Mutlu Anne=Mutlu Çocuk | 1 Comment »