Bir devrin sonu

Cuma günü kadın doğum doktorum Kübra Taman‘la doğum sonrası kontrol randevum vardı. Aslında bir hafta daha erken olacaktı, ama programlarımız uyuşmayınca biraz gecikti.

Beni tanıyacak kadar blogu takip edenler benim bazen çatlaklık derecesine varan duygusallığımın da artık farkındadırlar diye düşünüyorum. Nitekim birçok kadının “yoluna devam etme” randevusu olarak gördüğü bu görüşme benim için “bir devrin sonu” anlamına geliyordu.

Devamı için tıklayın.

Annelik serüvenimin en zor 10 günü

Deniz'in amniosentez yapılırken çekilen profil fotoğrafı

Derin’in tam tamına iki haftayı devirdiği bugün bu başlığı okuyanlar çok zor bir 10 gün geçirdiğimi düşünebilir.

Evet, uykusuzluk, şişen göğüsler, ilgi isteyen bir abi gibi herkesin yaşadığı sorunlarla uğraşıyoruz, ama annelik serüvenimin en zor 10 günü bugünler değil.

Deniz doğmadan önce, Deniz’e hamileyken, gebeliğimin ikinci üç ayında yapılan tarama testlerinin yanlış yönlendirmesi sonucu yaşadığım 10 gündür annelik serüvenimin en zor 10 günü…

Annelerin Dünyası’nda anlattım.

Beni Türk hekimlerine emanet edin

İki hamileliğimden birini Amerika’da, birini Türkiye’de geçirip doğumlarımdan birini Miami’de, diğerini İstanbul’da yapınca her iki sağlık sisteminin işleyişini bir yere kadar kıyaslama imkânım oldu.

Ve kararımı verdim: Beni Türk hekimlerine emanet edin.

Devamı için tıklayın.

Güzel haberler, ve hıçkırık videosu

Hep mızmızlanacak değilim ya, biraz da güzel haberler vereyim:

  • Dün doktor kontrolüne gittim. Yine NST ve vajinal muayene yapıldı. NST’de her şey normal çıktı, hatta Derin Oğlan hareket etmeyi abarttı, tepinip durdu. Doktorum vajinal muayenede de her şeyi normal buldu, hatta “mükemmel” dedi. İncelme yok, baskı yok. İstirahat işe yaramış. Şu anda erken doğum için herhangi bir risk yokmuş, ancak bu şekilde dinlenmeye devam edecekmişim. Olur, hay hay… Devamı için tıklayın.

“Doktorum normal doğumu destekleyecek mi?”

Son zamanlarda gerek internet üzerinde, gerekse yüz yüze tanıştığım ve doğal ya da normal doğum isteyen gebelerin hemen hepsi aynı soruyu soruyorlar kendilerine ve etrafındakilere… “Doktorum benim istediğim gibi bir doğum yapmamı destekleyecek mi? Sezaryenle doğum yapmak istemiyorum, doktorumun da sezaryeni en son alternatif olarak kullanacağını, beni son anda gereksiz bir sezaryene yönlendirmeyeceğini nasıl bilebilirim?”

Devamı için tıklayın.

Yazmak-yazmamak ve hastalık halleri üzerine…

LoveBlogging“’Öyle mi yapsam, böyle mi; az mı yazsam, çok mu?’ düşüncelerimi en iyisi okuyanlara sorayım” dediğim ankete katılanların %62’si “Yaz kızım kereviz” demiş.

Görüşlerini gerek yorumlarda, gerekse anketin “other” kısmında bildirenlere de çok teşekkür ederim. Posta servisine üye olanlar ya da olmayı düşünenler için bir noktaya açıklık getirmek istiyorum: Google’ın FeedBurner servisi aracılığıyla–tabiri caizse- “sunduğum bu hizmet” ben günde bir yazı da yazsam, elli kere de döktürsem sadece bir defa mail gönderiyor. Birden fazla yazmışsam hepsi o mailin içinde tek tek listeleniyor. Gün içinde birçok kez Blogcu Anne’den mektup var şeklinde e-mail almıyorsunuz yani. O gün hiç yazı yazmadıysam, size hiç mail gelmiyor.

Devamı için tıklayın.

Hamilelikte doktor seçimi – Benim tecrübem

Doktor SecimiHamilelikte doktor seçiminin ne kadar önemli olduğundan bahsetmiş, doktorunuza güvenmenin (doktorunuzun da size güvenmesinin) sağlam bir ilişkinin ilk şartı olduğunu söylemiştim.

İki numara söz konusu olunca beni destekleyecek bir doktor arayışına girmem gerekti.

Tabii ben de ilk olarak hâlihazırda görmekte olduğum doktorumdan randevu aldım. Hâlihazırda dediysem, zaten Türkiye’ye döndüğümden beri rutin kontroller için iki senede iki kez gördüğüm, doktorluk bilgi ve tecrübesine çok güvendiğim, ancak doğal doğumu desteklemesi konusunda şüpheli yaklaştığım bir doktordu kendisi.

Devamı için tıklayın.

12. hafta: Yeni doktor, yeni umutlar…

Daha önceki doktor görüşmemizde aradığımızı bulamayınca, üçüncü çocuğunu da normal doğumla dünyaya getiren, beklenen doğum tarihinin üzerinden iki hafta geçmiş olarak iki gün hastanede kaldıktan sonra kızını kucağına alan bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittiğimiz doktora ben de, Deniz’in Babası da ısındık. Kendisine doğal doğum istediğimi, tıbbı bir gereksinim olmadıkça hiçbir müdahaleyi istemediğimi söylediğimde bana güven verdi. Devamı için tıklayın.

6. hafta: İlk (ve son) doktor randevusu

Kan testini yaptırdıktan ve bir hafta arayla tekrarladıktan sonra sonuçlarla birlikte doktorun yolunu tuttum. (Kanımdaki HcG beklenen düzeyde yükseliyordu) Deniz’in Babası iş için yurt dışında olunca bana kız kardeşim eşlik etti.

Bu işi ikinci kez yapıyor olmak heyecan seviyesini az biraz düşürse de yine de insanın nefesi kesilecek gibi oluyor. Ne göreceğim? Orada mı? Kalbi atıyor mu? o anda aklımdan geçen sorulardan birkaçıydı. Nitekim doktor bir yandan ultrasonu yaparken bir yandan da görüntüyü tam karşımdaki ekrana yansıttığı için her şeyi görebiliyorum. İşte orada! Minik bir kese. Bu mu yani? Evet, bu…

Henüz kalbi atmaya başlamamış, problem değilmiş. İki hafta sonra tekrar bakacağız. Şimdilik her şey olması gerektiği gibi…

Benim için doğru doktor mu?

Hamile kaldıktan sonra bu doktorla ilk randevumdu bu… Daha önce yıllık kontrole gitmiştim, Deniz’den sonra. Ancak ona doğum için giden bir arkadaşım vardı ve bana doktorun bırak doğal doğumu, normal doğuma bile yanaşmayacağını, muhtemelen sezaryene yöneleceğini önceden söylemişti. Ben de temkinli olmak ve eğer öyleyse başından bilmek için söyledim: “Ben gerekmedikçe sezaryen olmak istemiyorum.” Cevabı maalesef daha önce de duyduğum, hele-bir-o-zaman-gelsin-öyle-konuşuruz tonuyla söylenen, sen-karışma-bu-işi-bilene-bırak anlamına gelen gereken bir “37. haftadan sonra bebeğin akciğerleri olgunlaştığı andan itibaren nasıl doğduğu önemli değildir”di. Alacağım mesajı almıştım, yeni bir doktor arayışına girmem gerekiyordu. (Bu görüşmeyi daha detaylı olarak burada anlatmıştım).

Doğal doğum gibi benim için çok önemli olan bir konuda anlaşamayacağımız kesin olmasaydı bu doktoru görmeye devam edebilirdim. Nitekim “Folik asidi ilk üç ay alman yeterli, pre-natal vitamin almana gerek bile yok, zaten düzenli besleniyorsun” gibi, “Gebelik hastalık değildir. Normalden daha çabuk yorulacağın için vücudunu dinle, bir günde yapacağın işi birkaç güne böl, onun dışında yapacağın bir şey yok” gibi “doğal” yaklaşımları hoşuma gitmişti. Ancak itirafta bulunmalıyım: bu vitamin almama işi aklıma yatmadı ve Deniz’de yaptığım gibi ben yine de prenatal vitamine başladım.

İçeride neler oluyor?

Mercimek tanesi boyutuna ulaşan ve şu anda insan görüntüsüyle uzaktan yakından ilgisi olmasa da sadece sekiz ay sonra burnu-ağzı, kolu-bacağı ile tastamam olacak olan bir hayat var içimde. Her ne kadar fiziksel olarak onu hissedemesem de varlığını yine de belli etmeye başladı, çünkü uyku hali tırmanıyor. Yorgunluk da cabası. Bir de mide bulantısı başlarsa tamam olacak.

Daha önce: 5. hafta: Bu işte bir iş var
Sırada: 7. hafta: Tutmayın beni, uyuyacağım!

Gebe-Doktor İlişkisinde Karşılıklı Güvenin Önemi

Karsilikli guvenGeçenlerde “doğru doktor çok önemli” diye yazmış, bebeğini tıbbi müdahale olmadan, doğal yollarla dünyaya getirmek isteyen gebelerin –hele de Türkiye gibi sezaryenin “trend” olduğu ülkelerde- kendilerini destekleyecek doktoru bulmalarının öneminden bahsetmiştim.

O yazımda da bahsettiğim gibi benim de kendim için doğru olan doktoru bulmam çok kolay olmamıştı. Doktorumun doğal doğuma nasıl yaklaştığını, tercihlerimde beni destekleyip desteklemeyeceğini anlamamda yardımcı olması için gerek okuduğum kitaplar, gerekse internette yaptığım araştırmalar yardımıyla belirlediğim bazı soruları doktoruma yöneltmiştim. (Aldığım cevaplar beni her ne kadar tatmin etmediyse de basiretim bağlandığından olsa gerek, benim için oldukça “yanlış” olan doktoru bir süre daha görmeye devam etmiştim ya, o ayrı mesele!)

Doğal doğum isteyen gebeler için “doktorunuza şu şu soruları sorun” gibi bir liste yapmaya başladığım sırada bir de bu soruların yöneltildiği kişinin, bir doktorun fikrini almanın faydalı olacağını düşündüm. Nitekim benim Deniz’i dünyaya getirdiğim Amerika’da gerek doğal doğum Türkiye’ye kıyasla daha yaygın olduğu için, gerekse gebeler ne istedikleri konusunda daha bilinçli oldukları için doktorlar gebelerden gelen “Doğum sırasında hareket özgürlüğüm olabilecek mi? Su içebilecek miyim, yoksa hemen serum mu bağlanacak? Bebeğim 40. hafta dolmasına rağmen gelmezse ne önereceksiniz?” gibi sorular karşısında çok da şaşırmıyorlar. Ancak Türkiye’de doğal doğum hem –maalesef- alışılmışın dışında olduğu, hem de gebelerin az bir bölümü bu konuda kendini ciddi anlamda eğittiği için bu tür sorulara doktorların nasıl tepki vereceğini merak ettim.

Ve, kendisinden daha önce de bahsettiğim, doğal doğum konusunda çok önemli işler yapan, bu konuya ilgi duyan gebelerin tecrübeli annelerden destek bulabildiği, sorularını ve endişelerini paylaşabildiği bir yahoo grubu kuran, gerek Marmaris’teki kliniğinde, gerekse zaman zaman İstanbul’da doğal doğum üzerine eğitimler düzenleyen Dr. Hakan Çoker’e danıştım.

Devamı için tıklayın.