Anne OLMAYI unutma!!

Öğrenmenin sonu yok.

Klişe bir söz, ama içinde bulunduğum durumu özetliyor bu klişe kalıp.

Biri üç buçuk yaşına yaklaşan iki çocuk annesiyim ve bence çok çok önemli bir gerçeği yeni fark ettim. Bunu daha önceden fark etseydim belki son zamanlarda hayatımız daha kolay olurdu.

Bebeğim ve Biz dergisinin bu ayki sayısıyla verilen Çalışan Annenin El Kitabı başlıklı bir kitapçık beni kendime getirdi. Kitabı son zamanlarda ismi çokça duyulan Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin hazırlamış.

Kendisini beğenenler var, beğenmeyenler var. Ben bir iki yazısına rastladım, kimi hitap etti, kimi etmedi. Ancak bu kitapçıkta bir şey vardı ki beni kendime getirdi.

Diyor ki:

Yaşamın ilk üç yılında bebeğin beklentisi temel ihtiyaçlarının (beslenme, uyuma ve yıkanma) karşılanmasıdır. [Çalışan] anne, bebek ile birlikte olduğu zamanları onun bu temel ihtiyaçlarını karşılayarak değerlendirmelidir. Bebek, kendisine bu şekilde yaklaşan bir anne varlığında, günün küçük bir bölümünde birlikte olabilseler de, “anne farkındalığı”nı kaybetmeyecektir. Oysa, genellikle anneler bebekleri ile kaliteli zaman geçirmekten, onunla en kaliteli oyuncaklar ile oynamayı algılarlar.

Bugüne kadar Deniz’in temel ihtiyaçlarını ben karşıladım. Yardımcım, bakıcım yoktu.

Hamileliğimde, özellikle de son zamanlarda ise dışarıdan (kız kardeşimden, kayınvalidemden, zaman zaman arkadaşlarımdan) yardım almaya başladım. Gelebildiklerinde geldiler, Deniz’in yemeğine, banyosuna, yardım ettiler.

Deniz çok mutlu görünüyordu. Benim koca göbeğimi kaldıracak halim yoktu. Onu yıkayacak, giydirecek, hatta tuvalette işini gördükten sonra poposunu silecek gücüm hiç yoktu.

Alan memnun, satan memnundu. Deniz babaannesiyle, teyzesiyle vakit geçiriyordu, ben de dinleniyordum.

Evet, bu bir yere kadar mecburiyetten böyleydi, çünkü çok hamile ve çok yorgundum, gerçekten fiziksel olarak müsait değildim bunları yapmaya…

Ama bu durum biraz fazla uzadı. Hele de Derin’in aramıza katıldığı son dört haftanın hemen hepsinde ben Deniz’in bu tür ihtiyaçlarını hep başkalarına (son zamanlarda da anneme) sattım. Ben Derin’den arta kalan zamanımda ona kitap okudum, oyun oynadım. Benden beklentisinin bu olduğunu düşündüm.

Yanılmışım.

Şimdi kendime bir not:

Eşşek kafalı Blogcu Anne!

Evet, neredeyse üç buçuk yaşında, durduğu yerde durmayan, kıpır kıpır bir çocuk olarak oğlunun hayatında tabii ki oyunun çok önemli bir yeri var.

Ama bunu senden başkaları da verebilir ona.

Sen, annesi olarak, önce çocuğunun TEMEL İHTİYAÇLARINI gidermelisin.

Bak, dün öğleden sonra onu sen karşıladın. Eve geldiğinde elmasını hazırlayıp verdin. Sana sarılıp televizyon seyretmek istedi, yaptın. Yemeğini kendi yemiyor, seni sinirlendiriyor diye anneannesine satmak yerine oturup onunla baş başa yemek yedin. Seni delirten çocuk gitti, yemeğinin çoğunu kendi kendine yiyen, doyunca doydum diyen bir çocuk geldi. Sonra ona banyosunu yaptırdın, pijamalarını giydirdin. Bütün bunları yaparken ona dokundun, onu sevdin, onunla konuştun, onu dinledin.

Çocuğunun senden istediği bu…

Sana bugün bir şey olsa oğluna herkes Thomas kitabını okuyabilir. Arabalarını yarıştırabilir.

Ama kimse ona annesinin dokunduğu gibi dokunamaz. Kimse senin sevdiğin gibi sevemez onu.

Onun senden istediği bu…

Bırak trenlerini babasıyla konuştursun. Legolarını teyzesiyle oynasın.

Sen önce anne olmalısın.

Unutma bunu…

Çocuğunu sevmeyi, ona dokunmayı, en başta annesi olmayı unutma.

Bunlar da ilginizi çekebilir:
“Yeni Anne” olmak
Annelik dünyanın en güzel tecrübesi… mi?

22 Yanıt

  1. ah bir de soyle birsey diyormus sabiha hanim sanirim, kafama dank etti bu, hic aklimdan cikarmiyorum, 0-3 yas arasi bebegi aglatmamak gerekiyormus.. onun istedigi olacak, zorlama olmayacak, uzulmeyecek..

  2. harika bir yazı kesinlikle anne olmayı anlatan tebrikler….

  3. Sevgili blogcu anne, sizi uzunca suredir takip ediyorum, ozellikle kariyer mi cocuk mu sorulari kafamda dolasip dururken bulmustum blogunuzu. Ben de 10 yillik calisma hayati sonrasinda kariyerine ara vermis birisi olarak ve cocuguyla birebir kendisi ilgilenen birisi olarak, cok iyi anliyorum sizi. Su son gunlerde kafamda olusan soruya cevap verdi bu yaziniz cok tesekkurler. Cocugumla (16 aylik) yeterince aktivite yapamadigim gunlerde kendimi sucluyordum, cunku bu temel ihtiyaclari karsilama olayini isten saymamaya baslamistim, onlari zaten yapmaliydim :-)ben de Sabiha Hanimin bu kitabini edinmistim ama henuz okuyamamistim. Hemen okumaya baslayacagim. Bu sekilde hayatin icinden, yasadiklarinizi, tecrubelerinizi , karsilastirmalarinizi yazmaya (vakit buldukca!) devam edin lutfen. Cok begenerek okuyorum ve cok faydali buluyorum.
    Tesekkurler & Sevgiler

  4. İnsanın kafası ne kadar karışıyor değil mi?Basit şeyleri unutup, karmaşık şeylere dalıyoruz. Annelikte sürekli kendimize not veriyoruz, şunu şunu yaptım mı yapmadım mı diye ama belki de çocuğun en temel ihtiyaçlarını hakkını vererek karşılasak kendimizi bu kadar sorgulamamıza gerek kalmayacak. Ah bir de blogcu anneler (seni kastetmiyorum)!! Oralardan birşeyler okuyup öğrendiğimizi zannetsek de aslında kafamızı daha da karıştırmıyor ya da yanlış konularda bizi gaza getirmiyor değil.

  5. yani eliiif!! oldu mu yani şimdi bu!?? tam da aslı’yla hiçbir şey yapamadığım için üzüldüğüm şu zamanda…
    tam şah damarıma basmışsın!… fena oldum, ağladım 😦

  6. tokat gibi geldi bu yazı bana.
    hiç bu açıdan bakmamıştım bu olaya, ama düşününce, benim bakıcım olmasına rağmen yeme (emzirme+), banyo, uyku gibi şeyleri hep ben üstlendim, eşimden yardımla.
    Bunu bilerek yapmadım ama sanırım kızımın çağırışlarını dinledim. Bunun ikinci bir çocuk durumunda direk unutulabilecek birşey olacağını tahmin ediyorum.
    3 yaşına kadar çocukları ağlatmamayı bilemiyorum. Bilinçli Bebek kitabı benim daha aklıma yatan bir şekilde, arada dejarj olmak için ağlamaya izin verilmesi taraftarı. tabiki bebeğinizin yanında olarak.
    Sabiha hanımın yazılarının bazılarını ben de beğeniyorum. Bazıları bana uzak.

    Sevgiler ve teşekkürler Elif.

  7. İkinci gelmeden dersimi aldım ben. teşekkürler.

  8. Bende Anne İş’te Kitabını okumuştum..Zaman zaman da açıp bakıyorum..
    Ben işten çıkarken arardım Annemleri altını siz değiştirmeyin mamasını siz vermeyin ben yapmak istiyorum, geliyorum derdim..
    Yanında olduğum sürece hep ben yaptım, bir kere teyzesi banyo yaptırmak istemişti ve banyoyu çok sevdiği halde mızmızlanmıştı benim elimde kamera var diye 🙂

  9. Sabiha paktuna’nın benim de katıldığım ve katılmadığım düşünceleri oldu. ama kaç tane kitap hatmettiysem Elif, hepsinde de bir ortak nokta vardı. 0-3 yaş, bebeğin temel ihtiyaçlarını anında gidermek ve onun güvenini böylece kazanmak. bir de insan ne kadar bilse okusa da zamanla okuduklarını unutuyor, belleğinin gizli kalan tarafına itip sıkıştırıyor. minicik bir kitapçık işte senin belleğindeki bu bilginin uyanmasını sağlamış ne güzel. güzel yazıların için teşekkürler, gerçekten yol gösterici oluyor yazdıkların

  10. Tanin tüm ihtiyaclarının ’dan fazlasını ben karşıladım dogdugundan beri. Karsilayamadim zamanlar ise hastaysam veya dışarı çıktığımda olmuştur. Çoğunlukla uykuya yatınca evde yardımcı Kadini bırakıp uyanmadan eve donmusumdur. Bundan da çok memnunum. Tan şimdi 2,5 yasında yakında tuvalet egitimine basliyacagim. Yazında kendi kendine yemek yemesine. Bunlar belki geç kaldı ama bunları yapmaktan hoşlanıyorum ben. 😉
    ağlatmaz konusunda kesinlikle katilmiyorum. Bir cocuk ağlar her istediğini yapmak onu daha mutlu etmez bence uyku egitimini aglayarak verdim. Şimdi yatağına yatinca uzun sürse de kendi kendine uyuyor. Yemek zamanında yeniyor bu yemeği yemem demiyor. (Ekstrem yemekler dısında) yemeği bitmeden kalkmıyor. (Masaallah tabii ki ;)) ağladıktan sonra nedeni guzelce ve kısaca anlattıktan sonra ona sarildim sevgimi hissettirdim ona… Her zaman ise yaradı mı? Çoğunlukla…. Terbiye ederken aman ağlamasın bana göre kesinlikle değil.

  11. İnsan bazen “anneyim ben anneyim, çok işim var, yetişecek çok iş var” diye şaşkın şaşkın gezerken aslında anneliğinin en temel görevlerini unutuyor, yalnızca orada olmak, durmak, yanında oturup ona bakmak mesela. Çok güzel bir yazı. Seni çok içten buluyorum. Çok açıksın. Bir de kendine dair anlattıklarında herkes kendinden bir şeyler buluyordur. Yalnız olmadığımızı, anneliğin bir öğrenme yolculuğu olduğunu seni okudukça daha iyi anlıyorum. Yazdığın için teşekkürler.

  12. Evet ,
    Her kelimesi kesinlikle doğru…
    Kendine bu kadar açık davranman çok güzel…
    Ben de açık davranim , senin yazını okuyana kadar hep içimde hissettiğim ama bir türlü netleştiremediğim bir konuydu…

    Nedense kendimizi günlük koşturmacalara o kadar çok kaptırıyoruz ki onların bizden yegane istedikleri sevgi dolu geçecek bir iki temel zamanı kaçırıyoruz…
    Ben kızım Duru 4 aylıkken çalışmaya başladım, annem kızıma baktığı için çok zorlanmadım işe başlamakta ama hep içim acıdı , kızımdan birşeyler esirgiyorum diye … İşten eve döndüğümde hemen onu kucaklayıp oyun oynatmaya çalıştığımda kızım önce bana doya doya sarılıp emmek istiyor, emzirmeden oyalanmaya başlarsam çok mızmızlanıyordu, hala da öle… Aslında onla oynamaya çalışmak ona oyuncaklar alıp mutlu etmeye çalışmaktan önce onu beslemek onu tatmin etmeye fazlası ile yeterli, eve gelince emzirdiğim zaman bana bakışı , ardından gülümsemesi bile bunun kanırtı…
    Anneler küçük melekler için herşey demek…
    Onlardan kendimizi esirgememeliyiz…

  13. 0-3 yas birseyler ogretmek, bu ogretme amaciyla aglatmak, incitmek, gururunu kirmak, ailesine ve kendisine guvenini yipratmak icin cok erken.. egitim vermek, cocuga hayir demek daha sonra olmali. 3 yasina kadar olandan birsey ogrenmez ki zaten, icindeki acilar ve kirginliklar kalir sadece.. aglatmayalim, incitmeyelim… ben o yasa kadar herseyde, kendileriyle ilgili her durumda kararlari onlara biraktim. buyuk kizim su anda 3 yas 3 aylik. herseye kendi karar verdi. tek basina uyumaya, puturlu yemeye, kendi yemegini kendi yemege, kendi giyinip soyunmaya, tuvaletini klozete yapmaya… abartmiyorum hicbir konuda egitim vermedim, onu hicbir seye zorlamadim, hic aglatmadim… bunlarin sonucunda bencil, her istedigini yaptiran bir cocuk da olmadi. dedigim gibi, bencillesmek icin o yaslar cok erken zaten, korkmayin. kizim kendine guvenen, huzurlu, cok az aglayan, yasinin cok ilerisindekileri kendi basarabilen bir cocuk oldu (masallah ve sukur).. sabiha hanimin bu soylemini daha once bilmeden ve baska doktordan da duymadan, tamamen kendi icimden oyle geldigi, kendim ve kizim oyle huzurlu oldugumuz icin oyle yapmistim. ve kendisinden henuz yeni duydum ve bizi anlattigi icin de cok etkilendim. ben yasadim, basima geldi, herkese de tavsiye ederim.

  14. Sabiha Paktunayı kimi çok seviyor kimi sevmiyor ben seven gruptanım .. hemen her kelimesi sert söylemlerle karşımıza çıksada bana doğru geliyor..
    ben yazının sonuna doğru ağladığımı itiraf etmeliyim.. güzel yazı tebrik ederim:=)

  15. yazınızı okuyunca bakıcısı dururken banyo yaptırdığım ayakkabısını bağladığım altını temizlediğim için çok mutlu oldum ve yazınıza bayıldım.bnden deneyimli bir anne olarak bi konuda sorum olacak.denizin 2-3 yaş arası palyaço kukla kayık civciv gibi diğer çocukların sevdiği objelerden korkusu oldu mu.kızım oyuncak sesli arabalara bile bnmiyor..tşk hoşçakalın

  16. Ayni sey babalar icin daha da gecerli bence. Calissin calismasin anneler illa ki temel seyleri ustleniyor. Baba isten gelip
    oynuyordu sadece sonra ben 1 saatlik yatirma isini yapiyordum. Degistik ve artik baba yapiyor aksam yatirma faslini. Iliskide gozle gorulur bir degisme oldu ve babaya farkli bir duskunluk basladi. Simdi ben pijamasini giydirecek
    olsam hemen anne baybay, babaaa diyor.

    • Yani demek istedigim temel ihtiyaclari kim tarafindan goruluyorsa cocuk ona baska sekilde baglaniyor. Annenin bunlari yapmasi tabii ki cok onemli, ama babanin da katilmasi cocuk-baba bagini guclendiriyor (anne ile bagi azaltmiyor ama tabii ki)

  17. bende duygulandım…karmaşık duygular içersindeyim,bende 2,5 yaşındaki kızımın şimdiye kadar tüm ihtiyaçlarını kendim karşıladım..banyosunu 2 aylıktan beridir yanlız kendim yaptırıyorum,keza altını ancak 10 kez anneannesi yada babaanesi değiştirmiştir;yanlız kafamı kurcalayan sadece tek bişey var ki nerde yanlış yapıyorum bunlara rağmen hırçın (özellikle bana karşı..)bir çocuğum var;bi yerlerde tıkandım kaldım
    Sabiha paktuna nın tüm fikirlerini onaylamasamda kızımın anneannesinde veya babaannesinde kalırken arkamdan ağlamaması konusundaki tavsiyesi imdadıma yetişti
    ”ben seni asla bırakmam”

  18. Yorumlarınız için çok teşekkürler. Gerçekten de insan bazen doğru yapmaya o kadar çok odaklanıyor ki, aslında yapması gerektiğinin sadece olmak olduğunu unutuveriyor. Orada burada, bir kitapçıkta, bir fotoğrafta, bir şekilde karşınıza bir kelime, bir görüntü çıkıveriyor, silkinip kendinize geliyorsunuz.

  19. Off ne ağlamak ne ağlamak…Gecikmeli de olsa okudum yukarıda yazılanları…Sabiha Paktuna’nın verdiği bilgilere güveniyorum. Bir de sanırım yine o demişti; “üç yaşına kadar bir çocuğun en iyi oyuncağı annesi ve elleridir” diye…Oğlum iki yaşında ve onun yanında olmak uğruna iş hayatımdan, maddi olanaklarımdan, konforumdan uzaklardayım ama içim rahat ve onun beni kollarına alıp benim ona masallar anlatıp uyuttuğum anlarda yaşadığım huzur dünyalara bedel. Yaşadığım sıkıntı sandıklarımdan işte bu yazıyla sıyrılıyorum, çok teşekkürler!

  20. neden Egenin sadece uykusu geldiğinde hastayken ve acıktığında benimle ilgilendiğini,bunların dışında da yüzüme hiç bakmadığını hatta beni sevmiyormuki diye düşündüren diğer hareketleri olduğunu daha iyi anlıyorum.daha bir yasında benim miniğim,daha önümüzde 2 yıl daha var.artık sevmiyormu diye düşünmicem en azından:)))

Yorum bırakın